5 Kasım 2010 Cuma

İzmir Koşu Antrenmanı - 10K

Bir gün önce ki uzun koşudan sonra sağ kasığım çok ağrıdı. 3 saat süren ağrı 4. saatte geçmişti. Dinlenmek yerine, yapacak başka işim de olmadığından Pazar günü yine 10k koşuyorum. Bu sefer önce ki gün kadar kuvvetli değil rüzgar, güneşli ama yine de soğuk hava. Bu beni biraz korkutuyor, yarış günü İstanbul çok daha soğuk olacak, yağmur olması kuvvetle muhtemel. Yağmurlukla ve içimde termalle katılsam diye düşünüyorum yarışa. Gözümün önüne gelen görüntü beni bile dehşete düşürüyor. Ama tempom beni ısıtacak kadar hızlı değil, ya koşu boyunca hep üşürsem?

Kendimi hazırlamak için bu sefer eşortman üstünü koşunun başında çıkarıyorum üzerimden, güneşe rağmen içim titriyor uzunca bir süre. Rüzgarın arkadan geldiğini fark etmediğimden dünkü uzun koşuya rağmen performansımı çok yerinde buluyorumJ arıtmaya varmak üzereyken çok sevimli bir aile beni geçiyor bisikletle: uzun basma etekli başı örtülü orta yaşlarda anne, gidonda tel sepeti ve üzerinde örgü hırkasıyla baba ve 7-8 yaşlarında çocukları, daha muhtemel torunları. Nasıl oluyor anlamıyorum ama arıtmanın bariyerini geçer geçmez baba kendini yerde buluyor, gülüyorlar. Ben gülmüyorum, daha önce akşam turlarında uçuşan sinekleri kovalamaya çalışırken bariyerlere çarpıp düşen çok arkadaşımız var, bu görüntüye alışığım…

Dönüş yolunda rüzgar önden esiyor, hımm şimdi fark ediyorum ki dünkü kadar rüzgarlı imiş. 10 dakika sonra arkamda aynı ekip. Önce teyze geçiyor beni. O kadar hızlı çeviriyor ki pedalları, e rüzgar onlar için de esiyor tabi. Bir süre sonra fark ediyorum ki çok uzaklaşmamışlar, sadece 50mt kadar önümdeler. Gaza geliyorum, tempoyu biraz arttırırsam peş peşe gidebilirmişiz gibi geliyor. Ne ara böyle kendini bilmez oldum ki ben?! Hızlanmam kısa bir süre sonra midemin bulanması ile sonuçlanıyor. Tekrar eski hızıma dönüyorum.

100mt kadar önümde kendine yemek arayan bir kuş var, kumru olabilir. Giderek yaklaşıyorum ama uçmuyor, saklanmıyor. İnsana alışmış olmalılar diyorum ama burası yerleşim yeri değil ki. Çok tuhaf, önümde hem de yolun tam ortasında, o da koşuyor. Hayırdır inşallah! Biraz daha yaklaşıyorum, kanatlarını açıp kapıyor. Anlıyorum ki uçamıyor. Birkaç kanat açıp kapama denemesinden sonra yenilgiyi kabul ediyor, yavaşlıyor. Kafasını çevirip bana bakıyor yanından geçerken. Ben geçince o rahatlıyor ama dert beni sarıyor. Bisiklet yolunda koşan bir kuş ile hikayem biraz uzun sürmedi mi? Bu bana hızım hakkında bir fikir veriyor.

Koşu bittiğinde gerçekten rahatlıyorum. Kasığımda ilk kez dün karşılaştığım ağrı tekrar ortaya çıkıyor. Bu sefer çok daha uzun sürecek. 1-2 saat sonra ayakkabıdan kaynaklanıyor olabileceğini öğreniyorum. Şayet doğru ise bu 1 yıl içinde aldığım 2. yanlış ayakkabıL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder