Kasım ayında ki Avrasya maratonuna hazırlık aşamasında 10k yarışından 2 hafta sonra yine İzmir'de düzenlenen Balkanlar Atletizm Şampiyonasında yarı maratona katılıyorum. Atadan anaya saygı koşuları dışında İzmir’de her hangi bir yarışa katılmışlığım yoktu. Bundan 2-3 hafta önce hem maratonda ki derecem hakkında fikir sahibi olmak hem de her zaman atladığım ya da olması gerekenden yavaş koştuğum tempo antrenmanları yerine geçer umudu ile bu yarışlara katılmaya karar veriyorum.
Organizasyon İzmir Masterlar Atletizm Kulübü ait. Belediyenin düzenlediği yarışlardan farklı olarak bu yarışa katılım ücretli. Tek yarış için 35tl ödüyoruz. Hem para ödediğimiz, hem de yarış profesyonel bir ekip tarafından organize edildiği için beklentiler de yüksek tabi ki. Cuma günü yarış sırasında giyme zorunluluğu olan kıyafetleri alıyorum. Kırmızı kolsuz bir t-shirtle beyaz tayt! Hale hazırda yeterince seksi görünen, terlediğimizde tam transparant olacak bu pamuklu taytla yarış sırasında unutulmaz anılara sahip olacağımız muhakkak.
Belediye organizasyonlarında yarışlara ortalama 300 kişi katılıyor. Bunun uluslar arası bir organizasyon olduğunu düşünerek 600kişilik bir katılım bekliyorum, terden sırılsıklam olmuş beyaz taytlarıyla koşan 300 kadın imgesi, beni desteklemeye gelmek yerine tenis oynamayı tercih eden Luc'un fikrini değiştirir mi diye bir deneme bile yapıyorum. Değiştirmiyor! L
Bir gün önce Cemil’le “Alsancakta buluşup beraber mi gitsek, arabayı nereye park etsek” diye konuşurken Cemil taytı giyme zorunluluğu olmadığı, arabayı konak iskelesi karşısındaki otoparka bırakacağı gibi önemli bilgileri bana verse de Turkcell in berbat bağlantısı yüzünde ben hiç birini anlamıyorum. Akşam, organizasyonda görevli Aycan’a çantaları bırakabileceğimiz bir yer olup olmadığını sorunca kişisel eşyalar için ne otobüs ne de güvenli bir yer olacağını söylüyor. Artık koşudan daha öncelikli sorunlarım var. Onca insan ne yapacak bilmiyorum ama ben yanıma çalındığında üzülmeyeceğim en zorunlu birkaç eşyamı almaya karar veriyorum: yarış öncesi yemek için muz, yarıştan sonra eve dönebilmek için kent kart ve yine organizasyonun verdiği pamuklu t-shirt! Parasız, telefonsuz ve ev anahtarsız 11.30da bostanlı vapur iskelesinde buluşmak üzere Luc'la plan yapıyoruz.
Hani “türkün aklı ya kaçarken ya mıçarken gelir” derler ya, benim de aklım sabah tuvalette otururken geliyor: bu masterlar şampiyonası. Yani katılımcıların hepsi 30 yaşın üzerinde olacak. En büyük katılımcı sayısının 20–30 yaş grubunda olduğunu düşünerek bu yarışta 75 kişi civarı bir katılım olacağını hesaplıyorum. Öyle yüzlerce amatör insan değil! Sabah beni iskeleye bırakan Luc'a, bunun sonuncu olacağım ilk yarış olacağını söylüyorum. “Gergin olma, bu senin kendinle yarışın, hedefin var” diye teselli ediyor beni ama nafile! Gözümün önünde en son gelenin en az 10 dakika ardından pıtıdık pıtıdık finiş çizgisine koşan bir Nur var…
Yarış alanına varır varmaz beyaz taytla gelen tek kişinin ben olduğumu, hepi topu bir avuç insan olduğumuzu ve benden başka herkesin profesyonel göründüğünü dehşetle fark ediyorum! İmdadıma kendi kırmızı derin yırtmaçlı şortunu bana veren Cemil yetişiyor. İkinci darbe start çizgisinde beklerken 12 kadın yarışçı olduğunu söyleyen organizasyon görevlisinden geliyor. Açık ara fakla sonuncuyum! Katılmayabilirim ama anahtarsız, parasız ve telefonsuz nereye gidebilirim ki? Bir insan 10 dakikada kaç kere fikir değiştirebilir?
Yarış Konak-İnciraltı arasında insanların yürüyüş yapıp, bisiklete binip, balık tuttuğu yolda yapılacak. Önümdekiler ilk 1 dakika içinde alıp başını gittiğinde o yolda 2 saat boyunca tek başıma koşuyor olacağımL Umarım o balık tutanlardan birinin oltasının iğnesi beni yakalar. Yalandan kavga eder, sonrada çok vakit kaybettim bahanesiyle yarışı bırakırım diye plan yapıyorum.
Yarış hedefim daha önceki yarı maratonumun 4 dakika altında bitirebilmek: 1 saat 52 dakika. Bunun için ilk yarıyı @5.25 de tamamlayıp dönüşte @5.15lerde koşmam gerekiyor. Start verildiği anda en sondayım. İlk birkaç km yi @5.30da geçerim diye düşünürken, en önde toz bulutu içinde koşan insanları hesaba katmasam da, en yavaş koşanın bile yarışa @5.10 pace ile başladığını görüyorum. İki seçeneğim var: Kendi tempomu koruyabilir ve 2 saat boyunca bana en yakın koşucunun en az 3km gerisinde tek başıma koşabilirim ya da onların hızına ayak uydurup 10kmde kesilebilir ve yarıştan çekilebilirim. İlk km bitmeden negatif splitten vazgeçip ortalama pace im olan @5.20 yi yarışın başından sonuna kadar korumak konusunda kendimle uzlaşıyorum.
Çeşme kıyılarında suyun içinde şişme yatağının üzerine güneşlenen birinin bundan aldığı cesaretle surf board da Türkiye’yi temsil etmeye kalkması gibi bir şey bu. Allahım ne işim var benim balkan şampiyonasında? Halk koşucusuyum ben! Kim ikna etti beni bu yarışa katılmaya? Hangi akla hizmet bunun sıradan insanların katıldığı her zaman ki yarışlardan biri olduğunu düşündüm?
Yarışa başlayalı 10 dakika olmadan birini geçiyorum, bu genel sıralamada sonuncu olmayacağım demek. 10m önümde @5.18 lerde koşan bir veteranı kendime tavşan yapıyorum. Parkurun 7.km sinde tavşan yavaşlıyor, garmin ortalama pace i @5.25 gösteriyor. Geçmem lazım çünkü yarışa hızlı başlayarak sonlara doğru negatif split yapma şansımı kaybettim. Yorgunluk belirtileri de başlamışken tek başıma kalmak pace imi ister istemez düşürecek. Onun hemen önünde ki kişiden 200mt uzaktayız. İlk yarıya kadar kendimi zorlamak istemiyorum. ilk yarının sonuna kadar her kmde kaybettiğim 5er saniye bana toplam 20 saniye kaybettirecek. Toplam yarış süresince km başına 1sn demek. Yalnız koşup çok daha kötü bir derece yapmaktansa yarışı @5.21 ortalama ile bitirmeyi göze alıyorum. Hızlı başlayanlar ilk yarının sonlarına doğru yorulmuş olacak ki yavaş yavaş birilerini geçmeye başlıyorum. 10. kmde kendi yaş grubumdan iki kişiyi geri dönerken görüyorum.
10.5kmde geri dönerken kendi yaş grubumdan üçüncü kişi hemen önümde. Bundan sonraki 10.5km yi ensesinde koşuyorum. Yorulmuş olduğunu fark etmeme rağmen geçmek için uğraşmıyorum, zira iki hafta önce ki 10k yarışını benden 2 dakika önce bitirip 2. olmuştu. Son 5kmde sprinte kalkacaksa boş yere enerjimi harcamama gerek yok. Son 4 km kala Ayfer'e bir arkadaşı bisikletle eşlik ediyor. Onun sayesinde Ayfer'in, Ayfer sayesinde de benim son 4km ortalama pace im @5.04 lere kadar düşüyor. Yarışı onun birkaç saniye ardından 1saat 49dakikada bitiriyorum. Öncekine göre 7 dakika iyileştirdiğim derecemle kendi yaş grubumda sonuncu oluyorum. Göstermiş olduğum gelişmeden dolayı kendimi kucaklıyor, yanaklarımdan öpüyorum.