Bir arkadaşımla öğle yemeği yiyoruz, konumuz bu olmadığı halde yüzüme bakıp saçlarını ne zaman kestireceksin diye soruyor. Nerden çıktı ki bu? İki yıl öncesine kadar her mayısda saçımı ensemde kestirmeme alışık olduğundan mı soruyor acaba? Kestirmeyi düşünmüyorum, uzatıyorum artık, bunu ona da söylüyorum.
Bir iki hafta sonra yine birlikte bir şeyler yapıyoruz. Yine saçımı soruyor. İçin için kızıyorum. Ona ne ki saçımdan? Çok mu kötü görünüyor ve bana söyleyemiyor? Uyduruk bir siyah lastik yardımı ile sürekli atkuyruğu halinde saçım. Bakımsız, onu mu demek istiyor?
Runtalya dönüşü fotoğraflarımı gördüğümde ne demek istediğini anlıyorum. Kezban modeli olmuş, boyadan ve ilgisizlikten yumak yumak, atkuyruğunu hiç açmadığımdan nerdeyse belime geldiğini fark etmemişim bile.
Alina’nın dediği gibi “sürekli toplayacaksan uzun bir saçının olmasının anlamı ne?” Modern ve nispeten kısa bir saç kesimi için kendi ucuz kuaförüme gidiyorum. Ona gitme diye dört bir yerden uyarılıyorum, ucuz etin yahnisi yavan olurmuş. Yok, ben kestirdim daha önce oraya, güzel kesmişlerdi, yine keserler.
Nasıl keselim diyor 20 yaşını doldurduğundan şüpheli olduğum kuaför, katlı diyorum, kahkül de olsun. Kahkül nasıl olsun? Benim bunca yıldır bildiğim tek bir kahkül modeli vardır. Acaba kuaförle ilişkimi kestim keseli farklı modeller mi türedi? Seçeneklerim ne diye soruyorum. İnce kahkül olabilir ama o klasik olur ya da biraz kalın yapabiliriz. Yok, kalın olmasın, klasik olmak istiyorum ben.
Neredeyse yarım saattir saçımın kesilmesini izliyorum. Tamam, saçım yeterince kısaldı, ne zaman katları kesmeye başlayacak? Başlamıyor katlara, kahkül kesecek. Ben böyle hayal etmemiştim. Önce katlar kesilmez mi? kahkül bitince “kat da istiyorum yanlara” diyorum. Ha diyor. Nasıl ha?! Benim bu koltuğa oturma sebebim kat için değil miydi zaten? 1-2 sn düşünüyor elinde makası, sonra “bunu kullanın biraz” diyor. Yok, böyle bir saç kullanmak istemiyorum. Kaşlarım kalkıyor. İtiraz edeceğimi anlayınca “bir fön çekeyim” diyor, “öyle karar verin”. Fönden sonra, ancak alnımın ortasına kadar gelen kahküllerime bakarak bu saça artık kat falan olmayacağını anlıyorum.
Birini anımsatıyor bu saç modeli bana, sevimsiz birini ama gelmiyor dilimin ucuna. Kuaför çocuk da durumun olağan olmadığının farkında olacak ki “bir haftaya daha da oturur” diyor. Bana kalırsa bu saçın adam olması için en az 6 ay gerekiyor.
İki yanı dümdüz saçlarım, orta yerde kaşlarımın 2 parmak üzerinde duran kalın besleme modeli kahküllerimle eskisinden daha kötü bir halde çıkıyorum salondan. Asansörün aynasına bakarken düşünüyorum “kim, kim, kime benzedim ben?” Asansörden inmek üzereyken hatırlıyorum: Ugly Betty!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder