Kendimi
bildim bileli triatlona katılmak istemişimdir. Yarış zamanı gelip çattığında
her seferinde bu işi kıvıramayacağımı düşünerek vazgeçtiğimden 4 yıldır
herhangi bir Triatlon yarışında boy gösterme şansım olmuyor. Benim korkum
yarışı bitirememek değil, biter, ondan eminim. Sonuncu gelmek de değil çünkü
ilk katıldığım yarışta sonuncu geleceğim kuvvetle muhtemel. Beni düşündüren şu:
Triatlon, koşu gibi halka açık değil. Bu işe gerçekten zaman ve emek vermiş lisanslı
sporcuların katıldığı yarışlar. Bu durumda, bir, en sonuncunun ardından birkaç
dakika sonra gelmek var, bir de yarış sona erdikten, yollar trafiğe açıldıktan
sonra en sonuncunun 10 dakika gerisinde, seyirci yarışın çoktan bitmiş olduğunu
sanarak dağılırken, hatta finish takı kaldırılırken gelmek var. İşte beni
korkutan manzara bu!
Ocak ayında
İngiltere’den döndüğümde, o aralar katılabileceğim bir koşu yarışı
olmadığından, tarihi belirsiz bir Triatlon yarışı için hazırlanmaya başlıyorum.
Dailymile a kaydettiğim antrenmanlara bakarak 5 aydır hiç yüzmediğimi
görüyorum. Havuza girdimde bu rahatlıkla fark ediliyor. Tekniğimi de (vaktiyle bir
tekniğim olduğunu varsayarsak) buna bağlı olarak hızımı da tamamen kaybetmişim.
O kadar geriye gitmişim ki 2 aylık antrenman sonrasında bile hala eski
performansımı yakalayamıyorum. Oysa her zaman suda avantajlı olduğumu
düşünmüşümdür. Artık düşünmüyorum!
Koşuya
aşina olduğumdan antrenmanlarda zorlanmıyorum ama bisiklet konusunda sıkıntılar
devam ediyor. İlk kez yol bisikletini kilitli pedalla denediğimde durduğum
yerde düşüp el bileğimi çatlatmış, Ağustos ayında ki Çeşme triatlonuna da bu
sebeple katılamamıştım. Gidonda ve arka aktarıcıda meydana gelen hasarı
düzeltmesi için gittiğim Kessbike da Serkan’ın tavsiyesi üzerine kilitli pedalı
tamamen bırakıp alışıncaya kadar yol bisikletine normal ayakkabı ile binme
kararı almıştım. O gün bugündür bir daha kilitli ayakkabıyı elime almıyorum.
Aradan 6 ay
geçmiş olmasına rağmen kilitli pedal beni hala korkutuyor. Kalp atışlarımın
yükselmesi için herhangi riskli bir durumla karşılaşmam gerekmiyor, ayaklarımı
kilide geçirmem yetiyor. Dar açı dönüşlerde, hızlı girdiğim sert virajlarda panik
atak geçiriyorum, U dönüşlerinde oldum olası kötüyümdür, kilitli pedalla geniş
açılı U dönüşlerini bile başaramıyorum, kilide ayağımı geçiremiyorum ve tabi ki
söylemeye gerek yok çıkaramıyorum da...
İşte ben bu
halde 1 hafta sonraki İzmir Duatlonu’na katılmaya karar veriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder