14 Temmuz 2016 Perşembe

TYF-DTO İzmir Açıksu Yüzme Şampiyonası 2016


Ben yüzmeye başlayalı ne kadar oldu diye düşünüyorum. Yüzmeyi öğrenmem değil de, yarışacak kadar kendime güvenmem 2013 deki ilk triatlon yarışımdan sonra vuku buluyor. Nice zaman sonra, o yarışta sudan ikinci çıkmamın aslında benim yüzmeye olan yeteneğimden kaynaklanmadığını, triatletlerin çoğunun yüzmede başarısız olması nedeniyle aralarında parlamış olmamdan ibaret olduğunu fark ediyorum. Neyse ki bu aydınlanma anına kadar çok iyi yüzdüğüme inanarak epey risk alıyor, bulduğum bütün yarışlara katılıyor ve az da olsa ilerleme kaydediyorum.

Aslında ne kadar berbat bir yüzücü olduğumu anlamam için evren bana gereken mesajları gönderiyor zaman zaman ama ben anlamamakta direniyorum. İlk mesaj, hatalarımızı görüp düzeltmek üzere İstanbul’dan davet ettiğimiz antrenörden geliyor: 8 kişiyiz, hepimiz birlikte yüzüyoruz, o seyrediyor. 10 dakika sonunda, hepimizin yaptığı ortak hatadan bahsettikten sonra, tekniği gerçekten çok, çok ama çok kötü olan bir arkadaş ile beraber benim de yüzmemin problemli olduğunu söylüyor. Diğer arkadaşın defalarca videosunu çekiyor, hatalarını söylüyor, düzeltmesi için tekrar tekrar yüzdürüyor ama bana hatamın nerede olduğunu bile söylemiyor. Belki de bu yüzden, pek ciddiye almıyorum. Ben iyiyim, o yanıldı sanıyorum…

2015 Şubatında ne kadar güzel yüzdüğümü görmek için kendi video mu çekiyorum. Swimsmooth sitesinde hatalı yüzme teknikleri ile ilgili videolar var, sanki o yanlış tekniklerin hepsini bir arada göstermek amacıyla yüzmüş gibiyim. O kadar kötü bir teknikle karşılaşıyorum ki utançtan aylarca havuza girmeye cesaret edemiyorum. Oysa ben suda Michael Phelps gibi göründüğümü sanıyordum.

6 ay sonra, Çanakkale Boğaz yarışından 1.5 ay önce tekrar suya gitmeye cesaret ediyor ve ÜStün Hoca ile çalışmak üzere Fatih Kolejinin havuzunu kullanıyorum. Bütün takım iki kulvarı paylaşmış, ben üçüncü kulvardayım. Biraz ısındıran sonra Üstün Hocadan birşeyler söylemesini bekliyorum. Gidip gelip şimdi ne yapayım diye sormasam antrenörle çalışıyor gibi değilim.  İlk hafta ses çıkarmadan tek başıma yüzüyorum en nihayetinde Üstün Hoca ağzındaki baklayı çıkarıyor: sen takıl orda, bu kulvarda ezilirsin!

Yüzme Federasyonu’nun Foça’da düzenlediği Açık Su Yüzme Şampiyonası’na katıldığımda son mesaj da geliyor. İlk kez federasyonun bir yarışına katılacağımdan, kayıt yaptırmadan önce en az benim kadar yavaş başka yüzücülerin de olacağından emin oluyorum. Yaş grupları 2500m yüzecekti ama yarış başlamadan önce üç duba ile belirenmiş yarış rotasının 1000m olduğu ve iki tur döneceğimiz söyleniyor. Çok yavaş yüzdüğümü düşünmüyorum, en azından Kaş-Meis de ya da kaş361 6000m de olduğu gibi, sadece bitirmeyi hedef alarak, antrenman hızında yüzmediğimi söyleyebilirim. Bizden 5 dakika erken başlamalarına rağmen 5 tane erkek geçiyorum ama suda hiç kadın yarışmacı görmediğim için sonuncu olduğum fikrinden kurtulamıyorum. Botlardan birinin sürekli peşimden gelmesinin etkisi de büyük. Sudan çıkarken beşincisin diyorlar. Yaş grubunda 5 kadın vardı, yaş grubumda sonuncu olduğumu sanıyorum.

1 saat sonra sonuçlar açıklanıyor: 46:45 derece ile yaş grubunda birinci, kadınlar genel klasmanda 5. yim. Sevinemiyorum bile! 2000mt yi 46 dakikada yüzmek ancak arada sırada suya dalıp dipten kum çıkarmak, durup etrafa el sallamak, sırt üstü yatıp dinlenmekle mümkün olur. Bunların hiç birini yapmadığıma göre gerçeği kabul etmem gerek: ben berbat bir yüzücüyüm.