23 Haziran 2014 Pazartesi

Kaş 361 Yüzme Yarışı 2014 – 3000m

Ben triatlona hazırlanıyordum. Ya da hazırlanmıyordum ama Çeşme halk triatlonuna ikinci kez katılmak konusunda ısrarcıydım. Hatta sırf bu yüzden, Mayıs başında gittiğim İngiltere’den 5. gün apar topar dönüyorum ki yarışa kadar 1 hafta daha antrenman yapabileyim. Bütün kış yatıp, yarışa bir hafta kala bisiklet binince bir şey olunmayacağını bile bile…

Henüz uçaktan yeni inmişken Datça kış yüzme maratonunda tanıştığım arkadaşlarımdan Kaş yüzme yarışına katılıp katılmayacağımı soran bir mesaj alıyorum. Önce yok diyorum, “ben, aynı tarihte yapılacak olan Çeşme triatlonuna katılıyorum”. Fikir değiştirmem çok uzun sürmüyor. Uzun zamandır antrenmansızım. 1,5 saat sürecek bir yarışı elbette bitirebilirim ama geçen yıla göre oldukça kötü bir derece ile… Triatlona katılıp, hem koşuda, hem bisiklette, hem de yüzmede rezil olacağıma, yüzme maratonuna katılıp sadece suda rezil olmaya karar veriyorum.

15 Şubat Datça kış maratonundan sonra, bundan sonra 6000m yi denerim diye düşünmüştüm ama son 3 aydır toplam 5000m yüzmemiş olduğumu hesaplayınca riske girmiyorum. Son gün, 3000m yüzme yarışı için kaydımı yaptırıyorum.

İzmir - Kaş arasında tek ulaşım seçeneği olan Kamil Koç otobüs firması ile yaşanan rezalet ötesi bir yolculuk sonucunda "neyse ki hala yaşıyorum" tesellisi ile Kaş’a varıyorum.

Kaş 361, Macera Akademisi kuruluşu olan MCR RaceSetter organizasyonu. Hava şartlarının kötü olması sebebiyle yarışa başlama saati, son gün, sabah 11.00den 7.30a alınıyor.

Yarış öncesi kerteriz belirleyebilmek için mendireğin tepesine çıkıp bakınca 3000m için dönüş balonunun kıyıdan çok açıkta olduğunu düşünüyorum. O açıdan öyle görünüyordu! Açık su yarışlarının en eğlenceli yanı, özellikle ilk kez katılmışsanız nereyi kerteriz alacağınızı bilmeden bir bilinmeze doğru yüzüyor olmanız.

Start daha önce ki yarışlardan farklı olarak sahilden koşarak değil, liman içinde, yaklaşık 1.5-2mt yükseklikten suya atlayarak başlıyor. Ben en arkada bekliyorum, sıra bana geldiğinde bile çip noktasını geçmediğimden emin olacak bir şekilde durup bir süre suyu seyrediyorum. Hiç giresim yok: su soğuksa, birinin üzerine düşersem, biri benim üzerime düşerse, atlamanın etkisiyle gözlüğüm gözümden çıkarsa, gözlüğü atlarken elimle mi tutsam, atladıktan sonra mı taksam, buhar yapmasın diye tükürdüğüm gözlük camları kten sonra yıkama fırsatım olmadığı için gözlük bulanık gösterirse… “Hadi” diye bağırıyor biri. Su boşaldı atlayın artık!

İlk saniyede yaşadığım şok “dön arkanı, çık merdivenlerden” diyor, zira su Şubat ortasında yüzdüğümüz 16 C lik sudan da soğuk! Isınırım umuduyla uzun bir süre çırpınıyorum, ama ne mümkün. Meğer bu soğuk denizin altında bulunan soğuk su kaynaklarından geliyormuş. Parkur boyunca yer yer karşımıza çıkıyor. İyi de oluyor. Soğuktan bir an önce kurtulmak için hızlanıyorum. Onun dışında yarış, aman yorulmayım endişesi ile, kendimi hırpalamadan geçiyor. Yarışa son başlamanın avantajı kimse sizi geçmiyor. Sizin geçtiğiniz insanlar motivasyon sağlıyor.

3000m dönüş balonu sandığım gibi açıkta değilmiş. İlk başlarda boş yere açığa doğru yüzüyorum. Aslında kerteriz noktası, balonun hemen arkasında belirgin şekilde uzanan ve yüzerken çok rahat görünen bir dağ çıkıntısıymış. Çabuk toparlıyorum. Bu yarışlarda nedense son 500mt, toplam yüzülen mesafenin yarısından daha uzun gibi geliyor bana. Balona gelince, dönüş yapmadan önce, hemen yanında demirlemiş olan tekneye numaralarımızı söylüyoruz.

Dönüş kerterizi daha zor. Limanın ağzını karıştırıp açığa doğru yüzüyoruz çoğumuz. Etrafımızda güvenlik sebebiyle dolanan kanolar son ana kadar uyarmıyor bizi. Kanonun uyarmasıyla geniiiiş bir yay çizerek doğru yolu buluyorum. Limanın ağzına 200metre kala yavaşlayıp yakınımda yüzen kişinin sol kolunun altına yerleşip deryalinden faydalanmaya çalışıyorum. Bir süre sonra üzerime doğru yüzmeye başlıyor. Limanın içine girmek yerine açığa doğru gittiğini farkedince iyice yavaşlayıp deryalinden çıkıyorum. O finish noktasından giderek uzaklaşırken ben, içim mutlulukla dolu, hızla yoluma devam ediyorum. Buna rağmen merdivenlere metreler kala önüme geçmeyi başarıyor.

Bütün iyi yüzücüler 6000m ye katılmış olmalı ki 1 saat 12 dakikalık korkunç performansımla bile sudan 9. çıkıp, yaş grubunda 1.,  genel klasmanda 3. olmayı başarıyorum. Sadece ben değil bütün Datça arkadaşlarımla kürsüyü görüyoruz.



Yarış organizasyonunu gerçekleştiren Kaş361’in yarış koordinatörü Levent Topçu ile akşam karşılaştığımız zaman “ yarış süresince bir tekne ya da kano balon ile start /finish noktası arasında gidip gelsin ki ne tarafa yüzeceğimizi kestirebilelim” diyorum. “O zaman açık su yarışı olmasının ne anlamı var” diyor. Doğru söylüyor. Yarış biteli beri masada ki herkes yarı noktadan sonra hangi "yanlış" tarafa yüzdüğünü anlatıyor. Açık suda yüzebilmek kondisyon, güç ve hız kadar navigasyon, kerteriz alma, düz yüzebilme becerisi de gerektiriyor. Bizim gibi bu becerilerden yoksun olanlar uçsuz bucaksız mavilikte bir oraya bir buraya gidip geliyorlar!